Bir astronot uzayda ölürse ne olur?

Bir astronot uzayda ölürse ne olur?

Bir astronot uzayda ölürse ne olur? NASA’nın yıllardır cevabını aradığı bu soru, hem ölülere saygı duyan hem de bedeni uzay aracından mümkün olan en kısa sürede çıkarmaya çalışan pratik bir yöntem gerektiren gerçek bir etik ve lojistik muamma. Ölmüş bedenler yakın olmak isteyeceğiniz şeyler değil. Bir bakteri yuvasına dönüşüyorlar ve astronotların hayatını kaybeden arkadaşlarının bedenleriyle birlikte yaşamak zorunda kalmaları oldukça büyük bir travma yaratabilir.

Bu noktada akla gelen ilk soru “Neden bedeni uzaya fırlatmıyorlar?” olabilir. Sonuçta, bilim kurgu film tarihi boyunca, hava kilidini açmak ve cesedi boşluğa bırakmak, başvurulan ilk yöntem olmuştur. Ancak uzay çöplerinin önlenmesi ve yörüngedeki diğer uzay araçlarıyla olası çarpışmaların önlenmesi dışında, BM yasası aslında cesetleri uzaya atmayı yasa dışı kılıyor.

Bu nedenle, NASA’nın yaratıcı olması gerekiyor. Bazı uygulanabilir fikirler üretmek için pek çok araştırma grubu oluşturuldu ve bedenleri uzaya bırakmanın farklı yollarını araştırdılar. Katılan bazı insanlara göre, birkaç sağlam fikir öne sürüldü, ancak göze çarpan bir fikir vardı – ve bu fikir oldukça ilginçti.

Ekolojik cenaze şirketi Promessa ile işbirliği içinde bir araştırma ekibi “Body Back” fikrini önerdi. Öncelikle bedenin görüş alanından çıkarılması ve uzay aracı içindeki havayı kirletmesi engellenmeliydi. Bilim insanları bu amaçla bir Gore-Tex çantasına – temel uzay çağı bir ceset torbasına – konması ve mühürlenmesi gerektiğini önerdiler. Bu kısım o kadar yenilikçi değil, ancak ölen mürettebata saygı ve hürmet gösterilmesine imkan tanıyor.

Ancak fikir, buradan sonra biraz tuhaflaşıyor. Body Back, Mars’a seyahat etme fikri ile beraber geliştirildi, bu yüzden basitçe vücudu Dünya’ya geri göndermek mümkün değil. Ayrıca yakılamazlar da, alev ve basınçlı oksijenli ortamlar bir arada bulunması istenen bir durum değil.

Bu yüzden ekip Promession’a döndü. Promession yöntemi, bir cesedin dondurularak kurutulduğu ve daha sonra titreştirildiği, bedeni toz halinde parçaladığı ve eğer istenirse kalıntıları bir gübre formu olarak ekosisteme geri getirme potansiyeline sahip ekolojik bir gömme yöntemi. Promessa’nın kurucusu Susanne Wiigh-Mäsak tarafından geliştirildi ve Promessa tarafından şirketin tasfiye edildiği 2015 yılına kadar sunulmaya devam etti. Bu şekilde bir bedeni atomize etmenin mümkün olmadığını söyleyen eleştirmenler bu fikri şiddetle eleştirdi.

Yine de bu yöntem NASA’nın ilgisini çekmekteydi (Promessa’ya göre) ve bu süreci uzayda gerçekleştirmenin bir yolunu buldular. Fikir, çantaya bir bedeni yerleştirmek ve ceset paketini uzayın dondurucu sıcaklıklarına maruz bırakmaktı. Yeterince donduğunda, ince bir tozdan başka bir şey olmayana kadar robotik bir kol tarafından titreştirilmesi mümkün olacaktı. Daha sonra depolanabilir, mürettebat eve geldiğinde sevdiklerine geri gönderilmeye hazır olabilir veya gübre olarak kullanılabilirdi.

Bu fikir 2005 yılında geliştirildi, ancak Promessa’nın tasfiyesi ve NASA’nın bu öneriye dair daha fazla bilgi vermemesiyle terk edilmiş gibi görünüyor. 2013 yılında Promessa’nın kurucusu, NASA’nın veya başka bir isimsiz özel kuruluşun, Mars’a yaptıkları yolculuk sırasında acil durumlarda planı kullanmaya hazır olduğunu açıkladı, ancak bu hiçbir zaman doğrulanmadı.

Kısacası halen, uzayda bir astronotun ölümü durumunda ne yapılacağı konusu net değil. NASA’nın bu konu üzerinde halen çalıştığı da bir gerçek…

Tekno Haberin

TeknoHaberin.com sitesi içerisinde güncel hayata dair bir çok konu hakkında bilgi edinebileceğiniz geniş kapsamlı blog sitesi. Sitemizdeki tüm içerikler tamamen bilgilendirme amaçlıdır. Oluşabilecek problemlerden teknohaberin.com sitesi sorumlu tutulamaz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir