Ruhun ağırlığı ölçülebilir mi?

Ruhun ağırlığı ölçülebilir mi?

1907’de Massachusetts, Haverhill’den Duncan MacDougall, ruhun varlığını kanıtlamaya karar verdi. İhtiyacı olan tek şey, gözetiminde ölmeye gönüllü olan insanlar ve köpekler bulmaktı. İskoçyalı doktor, her ne kadar notlarında neden olduğu yazmasa da, ruhun bir ağırlığının olduğunu ve ölçülebileceğini düşünüyordu. Öldüğümüzde ruhun bedenden ayrıldığına, bu nedenle de ağırlığının ölçülüp varlığının kanıtlanabileceğine inanıyordu.

Ancak bu deney için çok iyi bir zamanlama yapması gerekiyordu. Ölmeden hemen önce ve hemen sonra ağırlık ölçümü gerçekleştirmeliydi. Aradaki fark, ruhun ağırlığını gösterecekti. MacDougall, ölmeye hazır gönüllüler aradı. Bu gönüllüler terazinin hassasiyetin bozmamak için tartılırken ve ölürken hiç de hareket etmemeliydiler. Tüberküloz veya benzeri hastalıklardan ölmek üzere olan ölümcül hastaları seçti.   

Muayenehanesinde geniş bir terazi üzerine bir yatak koydu. Vücuttan kaybedilen sıvıların ve katıların yatak tarafından yakalanması ve toplam ağırlığa dahil edilmesini sağladı. Ancak tartılma zamanı geldiğinde işler pek de beklediği gibi gitmedi. Notlarında, hatalı deneylerden biri için “maalesef ölçeklerimiz ince ayarlanmamıştı ve işimize karşı olan insanlar tarafından epeyce müdahaleye maruz kaldık” diye yazıyor.  Bir başka denemede ise hasta, daha tartı ayarlanmadan önce hayatını kaybetmişti.  

Elde edilen sonuçlara göre, hastalardan biri tam ölüm anında 21,3 gram kaybetmiş görünüyordu. Bir başkası nabzı ölçülmeden önce 14, ölçülüp öldüğü kesinleştikten sonra 42,5 gram kaybetmiş görüntü. Bir başka denek ise hem ölüm anında kilo kaybetti, hem de öldükten sonra bir süre kaybetmeye devam etti. Çoğunluk tartının bozuk olduğunu ileri sürse de, MacDougall ruhun varlığını kanıtladığına emindi.

Hayvanların Ruhu Yok mu?

Ancak “bilimsel” çalışan bir araştırmacı olarak, burada durmadı. 15 köpek buldu ve onları tartının üzerine çıkararak öldürdü ve tartmaya çalıştı. Burada problem, köpeklerin sabit durmamalarıydı. Hasta köpek bulamamıştı, o yüzden deneyi sağlıklı, güçlü köpeklerle yapmak zorunda kalmıştı. Yine de köpeklerle yapılan deneylerde bir ağırlık farkı görülmedi, bu da MacDougall’ın hayvanların ruhu olmadığına hükmetmesine neden oldu.

Çalışmasını yayınladığı anda büyük eleştirilere maruz kaldı. Metodolojisi yerden yere vuruldu, gerçi kendisi de tam ölüm anını yüzde yüze kesinlikle tespit edemeyeceğini kabul ediyordu. Ağırlık değişimleri ölüm sonrasında kan dolaşımı durduğundan bedenin sıcaklığının geçici bir süre artmasına bağlı olarak beden sıvılarının buharlaşmasına bağlandı. Tartıların hassas olmadığını, insanların hareket etmiş olabileceği de iddia edildi. Her durumda, çalışması meslektaşları tarafından aylar boyunca alaya alındı ve dalga geçildi.

Sonuçta ise tarihe, ruhun ağırlığını ölçen ilk bilim insanı olarak değil, maalesef bir köpek katili olarak geçti.

Tekno Haberin

TeknoHaberin.com sitesi içerisinde güncel hayata dair bir çok konu hakkında bilgi edinebileceğiniz geniş kapsamlı blog sitesi. Sitemizdeki tüm içerikler tamamen bilgilendirme amaçlıdır. Oluşabilecek problemlerden teknohaberin.com sitesi sorumlu tutulamaz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir