Bilim insanları, 66 milyon yaşındaki, Amerika keseli sıçanı boyutlarındaki, “Adalatherium” adı verilen memelinin garip görünüşüyle şaşkına döndüklerini söylüyorlar. Adalatherium adı, yaklaşık olarak “çılgın canavar” anlamına geliyor.
Denver Doğa ve Bilim Müzesi’nden David Krause‘nin bir açıklamada belirttiği üzere; “tüm yaşayan ve soyu tükenmiş memelilerin iskelet anatomisi hakkında bildiklerimiz düşünüldüğünde, Adalatherium gibi bir memelinin evrilmiş olmasını hayal etmek zor. Pek çok kuralı büküyor ve hatta bozuyor.”
New York Teknoloji Enstitüsü’nden Simone Hoffmann ve ekibi ile beraber Krause, 1999 yılında bulunan fosilleşmiş bir Adalatherium iskeleti üzerine 234 sayfalık araştırmalarını Cuma günü yayımladılar. 20 yıllık araştırmanın sonuçlarını ilk olarak Nisan ayında Nature dergisinde duyurmuşlardı. Yeni yayımlanan detaylı makale ise en önemli omurgalı fosillerini derin bir şekilde inceleyen yıllık bir yayım olan Society of Vertebrate Paleontology Memoir Series içerisinde yayımlandı.
Araştırmacılar, bu yaratığın bir timsah gibi kaslı arka uzuvları, güçlü ön bacakları, tavşan benzeri ön dişleri ve bilinen diğer memelilere hiç benzemeyen garip arka dişleri olduğunu söylüyorlar. Ayrıca burnunun üzerindeki kemiklerin arasında sıra dışı bir boşluk ve diğer çoğu memeliden daha fazla gövde omurgası bulunuyor.
Simone Hoffmann ve Kathrine Pan
Adalatherium, Kretase döneminde (145,5 milyon ve 66 milyon yıl öncesi arasındaki dönem) dinozorlarla yaşayan diğer fare boyutlu memelilere göre bir “dev” olarak tanımlanabilir. Bu canlı Madagaskar’da yaşıyordu ve ilk olarak 1980’lerde bulunan gondwanatheria adı verilen soyu tükenmiş bir memeli grubunun içerisinde yer alıyor.
Bu tarihi hayvanın garip görünüşü, bilim insanlarını şaşırtmaya yeterliydi. Kaslı bacakları ve arka ayaklarındaki büyük pençeler, bu canlının güçlü bir kazıcı olduğunu gösterirken, ön bacakları daha az kaslıydı ve bu da hızlı bir koşucu olduğuna işaret ediyordu.
Ön uzuvları çoğu memelide olduğu gibi vücudunun altında bulunmasına rağmen arka bacakları bir kertenkeleninki gibi yayılmaktaydı. Dişleri ise bir otçul olduğunu önermesine rağmen sıra dışı olmayı başarıyordu. Ayrıca bilim insanları, bu hayvanın burnunun üzerindeki deliğin amacını henüz bulabilmiş değil.
Yapılan açıklamada Hoffmann “Adalatherium tamamen garip” diyor ve ekliyor: “Örneğin nasıl hareket ettiğini çözmeye çalışmak oldukça zorluydu çünkü ön kısmı, bize arka kısmından tamamen farklı bir hikaye anlatıyordu.”
Bütün bu garipliklere rağmen bu “çılgın yaratık” bilim insanlarına en azından bazı memelilerin nasıl geliştiklerini anlamaya yardımcı olabilir. Hoffmann’in söylediği üzere “Adalatherium, Güney Yarımkürede çok büyük bir bulmaca olan erken memeli evriminin önemli bir parçası ve hâlâ bu (bulmacanın) diğer çoğu parçasına sahip değiliz.”
Bir cevap yazın